Türkiye’de yaşamak mı, hayatta kalmak mı? İşte bu soru, son 23 yılın asgari ücret gerçeğinin özeti. Siyaset cambazları, rakamları dans ettirirken, çalışanın cebindeki para dans edemez oldu.
Cumhuriyet tarihinin en uzun iktidarı, ekonominin en uzun gerileme dönemini de beraberinde getirdi. AKP’nin iktidar yılları, asgari ücretlinin cebinde delik açan bir süreç oldu. Her yıl zam müjdesi verilen asgari ücret, aslında her geçen gün biraz daha yoksullaşmanın fotoğrafı.
Rakamlar acımasız. 2001’den bugüne bakın, asgari ücretin satın alma gücü adeta bir minyatür tiyatro sahnesinde can çekişen bir oyuncuyu andırıyor. Enflasyon canavarı, her ay biraz daha fazla kemiriyor ücretlinin alım gücünü. CHP’nin hesaplamalarına göre, son 20 yılda reel olarak asgari ücret neredeyse yarı yarıya eridi.
Dünya ile kıyaslayınca manzara daha da çarpıcı. OECD ülkelerinde asgari ücret, insanca yaşamaya yetecek standartları korurken, Türkiye’de asgari ücret âdeta “asgari geçinmek” demek. Yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasındaki uçurum, Türkiye’nin sosyo-ekonomik çelişkilerinin en net göstergesi.
Genç nüfus, gelecek hayallerini bir kenara bırakıp, günü kurtarma derdine düştü. Üniversite mezunu gençler, kadrolu işçi olmak için değil, herhangi bir işte çalışabilmek için yarışıyor. Kayıt dışı istihdam canavarı, sosyal güvenlik sistemini kemiriyor.
Kadınlar için durum daha da acı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, asgari ücret realitesiyle daha da derinleşiyor. Bir kadın çalışan, hem düşük ücretin hem de toplumsal baskının çifte prangasını taşıyor.
Vergi yükü, bu tablonun en acıklı perdesi. Brüt ve net ücret arasındaki uçurum, çalışanın cebindeki parayı buharlaştırıyor adeta. Devlet, sanki vatandaşın cebinden vergi toplamak için yarış yapıyor.
Teknolojik dönüşüm ve yapay zeka çağında, asgari ücretli çalışanlar geleceğe dair endişelerle boğuşuyor. Otomasyon, şimdiden bazı mesleklerin sonunu getirirken, kalifiye eleman olmak için fırsatlar giderek daralıyor.
Son 23 yılın özeti bu: Siyaset, ekonomi ve sosyal politikalar, asgari ücretliyi sistemin en kırılgan halkası haline getirdi. Her yeni yıl, biraz daha fazla mücadele, biraz daha az umut.
CHP’nin önerileri ise bir nefes gibi görülebilir. Asgari ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması, vergiden muaf tutulması ve sürdürülebilir bir istihdam politikası. Ama şimdilik, bu öneriler sadece bir dilekçe gibi duruyor..
Türkiye’de asgari ücretle yaşamak, hayatta kalmak için her gün biraz daha fazla mücadele etmek demek. Geriye kalan tek şey, umudun tükenmediği küçük bir alan.
Saygılarımla