Hem bir subay hem öğretmen.
Daha 23 yaşında…
Genç Cumhuriyet’in aydınlık yüzü.
Mustafa Fehmi Kubilay
Derste öğrencilerine matematik anlatırken, pencereden tekbir sesleri duyuluyor.
Menemen’de, tarih 23 Aralık 1930.
“Şeriat isteriz” diye bağırıyor birtakım gericiler.
Kubilay, üzerinde öğretmen kıyafeti,
ceketinin altında yedek subay üniformasıyla çıkıyor dışarı.
Görevi bu.
Vatanı korumak, Cumhuriyet’i savunmak.
Derviş Mehmet ve çetesi…
Ellerinde silahlar, dillerinde tekbir.
Din diye diye,
Dini katlediyorlar aslında.
Kubilay yaklaşıyor kalabalığa.
“Dağılın” diyor.
Son sözleri oluyor Kubilay’ın.
Önce kurşunluyorlar.
Sonra…kesiyorlar başını.
Bir sırığa takıp dolaştırıyorlar Menemen sokaklarında.
İki bekçi daha şehit oluyor o gün.
Hasan ve Şevki.
Cumhuriyet’in sessiz kahramanları.
Atatürk çılgına dönüyor haberi alınca.
“Bu, “Cumhuriyet’e karşı yapılmış bir suikasttır.”
93 yıl geçti aradan.
Değişen ne?
Hâlâ aynı karanlık kafalar…
Hâlâ aynı bilindik zihniyet…
Ama unutmasınlar.
Bu topraklarda hep bir Kubilay çıkar.
Cumhuriyet’i korumak için canını veren öğretmenler, bekçiler, askerler bitmez.
Çünkü Kubilay demek, aydınlık demek.
Kubilay demek, cesaret demek.
Kubilay demek, Cumhuriyet demek.
23 yaşındaydı.
Bir öğretmendi.
Bir askerdi.
Bir kahramandı.
Her birimizin içinde…
Unutmamaya,
Unutturmamaya yemin ettik.
Çünkü o ölmedi,
Ölümsüzleşti.
…
Saygılarımla
Güzel ve akıcı bir yazı. Yazarı tebrik ederim.