24 Temmuz: Kutlamak mı, Anlamak mı?
24 Temmuz, tarihlerde “Basında Sansürün Kaldırılışı” olarak yer alır ve bir zafer günü olarak anılır. Ancak, bu zaferin bugün daha çok bir anma gününe dönüştüğünü söylemek mümkün. Çünkü sansürün gölgesi, hâlâ basının üzerinde ve demokrasinin önünde kara bir bulut gibi duruyor.
“Gazeteciler ve Basın Bayramı” adı altında kutlanan bu gün, aslında bir mücadele günüdür. Demokrasiyi besleyen, toplumu aydınlatan, hakikatin yolunu açan özgür basın, hâlâ zorluklarla boğuşuyor. Basın mensupları, yaptıkları iş için tehdit ediliyor, baskı görüyor, hatta hayatlarını kaybediyorlar.
24 Temmuz, bu zorlukların anlaşılabilmesi için bir fırsattır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni sansür biçimleri ortaya çıktı. Dijital platformlarda haberlere erişim kısıtlanıyor, sosyal medya hesapları kapatılıyor, yandaş medya aracılığıyla manipülasyonlar yapılıyor. Bu duruma karşı sessiz kalmak, özgürlük mücadelesini bırakmak demektir.
Her gazeteci, her yazar, her vatandaş bu konuda sorumluluk almalıdır. Özgür basın, yalnızca gazetecilerin değil, toplumun tümünün sorumluluğudur. Çünkü özgür bir basın olmadan, hakikate ulaşmak, adaleti savunmak mümkün değildir.
24 Temmuz’u yalnızca kutlamak yeterli değildir. Bu günü, özgür basın için verilen mücadeleyi anlamak, desteklemek ve daha güçlü bir şekilde savunmak için bir fırsat olarak görmeliyiz. Çünkü özgürlük her zaman mücadele etmeyi gerektirir. Özgürlüğün değerini bilmek ve onu korumak, hepimizin ortak görevidir.
Basın özgürlüğü, demokrasinin temel taşlarından biridir. Özgür bir basın olmadan, halkın doğru bilgilere erişmesi, olayları şeffaf bir şekilde öğrenmesi mümkün değildir. Bu nedenle, 24 Temmuz’u sadece bir bayram olarak kutlamak değil, aynı zamanda basının karşı karşıya olduğu sorunları anlamak ve çözüm yolları aramak gerekmektedir.
Basın özgürlüğü için verilen mücadele, sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun mücadelesidir. Her birey, bu özgürlüğün korunması için elinden geleni yapmalı, sansüre ve baskılara karşı sesini yükseltmelidir. 24 Temmuz’u bu bilinçle karşılamak, demokrasiyi ve özgürlükleri daha güçlü kılmak adına atılacak önemli bir adımdır.
…