Akif Kösem
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Düşünen, sorgulayan, haklarını bilen…

Düşünen, sorgulayan, haklarını bilen…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Abi biz artık neye inanalım? Herkes kendi doğrusunu anlatıyor, ama kimse gerçeği söylemiyor.” Z kuşağının bu çarpıcı sorusu, günümüz Türkiye’sinin toplumsal gerçeğini özetler nitelikte. Sosyal medyada görülen “gündem” başlıklarına bakıldığında, sözde birbirine düşman kampların nasıl da aynı dili kullandığı, aynı refleksleri gösterdiği açıkça görülüyor.

Günümüzde yaşanan en büyük çelişkilerden biri, ekonomik gerçeklik ile medya söylemi arasındaki uçurum. Bir yanda derinleşen ekonomik kriz, market raflarında her gün değişen fiyatlar; diğer yanda televizyonlarda “ekonominin şahlandığı” söylemi. Asgari ücretli bir işçinin market alışverişinde yaşadığı zorluklar, lüks rezidanslarda “ekonomi toplantıları” yapan siyasetçilerin gündemine bile girmiyor.

Yeni nesil, özellikle Z kuşağı, bu ikiyüzlülüğü çok net görüyor. Sosyal medyadaki manipülasyonları, sahte hesapları ve siyasi trolleri anında tespit edebiliyorlar. Ancak toplumun önemli bir kesimi hala eski usul propagandaların etkisinde kalıyor.

Kimlik siyaseti, toplumu bölmek için kullanılan bir araç haline geldi. Etnik kimlik, dini inançlar ve yaşam tarzı gibi değerler, sadece oy deposu olarak görülüyor. Bu durum, demokratik kurumlara olan güveni her geçen gün azaltıyor. Yargı bağımsızlığı, medya tarafsızlığı ve sivil toplum özgürlüğü gibi temel demokratik değerler sorgulanır hale geldi.

Ülkemizin doğal güzellikleri tehdit altında: Karadeniz’deki HES’ler, Akdeniz’deki orman yangınları, Ege’deki kıyı betonlaşması. Gençler iklim krizinin ciddiyetini vurgularken, siyasetçiler gerçekçi olmayan projelerle gündem değiştirmeye çalışıyor.

Dış politikadaki tutarsızlıklar vatandaşın kafasını karıştırıyor. Batı ile ilişkilerde yaşanan gel-gitler, Doğu ile değişken politikalar, toplumda bir belirsizlik algısı yaratıyor.

Unutmayalım ki biz halkız. Sahte kutuplaşmadan kurtulmalı, farklı düşünen insanların birbirini dinlediği bir ortam yaratmalıyız. Siyasi partiler “benim seçmenim” anlayışını bırakıp, tüm toplumu kucaklayan politikalar üretmeli. Vatandaşlar olarak hazır kalıpları ve kolay cevapları sorgulamadan kabul etmeyi bırakmalıyız. Siyasi algılara malzeme olan değil hesap soran, hakkını arayan, doğruyu savunan konumuna geçmeliyiz.

Gerçek demokrasi ancak düşünen, sorgulayan ve haklarını bilen vatandaşlarla mümkün. Toplumsal değişim, öncelikle bireysel farkındalık ve sorumluluklarımızı yerine getirmekle başlar.

Saygılarımla

Düşünen, sorgulayan, haklarını bilen…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Haberite.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!