Maceracı Politikalar Zarar Getirir
Tarihin en kritik dönemeçlerinden biri olan Emevi fitnesi, Suriye topraklarından yayılarak İslam dünyasını derinden sarsmıştır. Bugün aynı topraklarda yaşanan çatışmaların sadece bölgesel bir savaş olmadığını, bu coğrafyanın tarih boyunca fitne ve oyunların merkezi olduğunu anlamamız gerekiyor. Suriye’deki savaşın yalnızca silahlarla değil, ekonomik, siyasi ve ideolojik boyutlarda da sürdüğünü görmek zorundayız. Bu nedenle, atacağımız adımları titizlikle düşünmeli, milletimizin ve devletimizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmalıyız.
Bölgede asıl büyük mücadele, bundan sonra başlayacak. Çatışmaların sonucuna göre şekillenecek yeni dünya düzeni masasında yer almak istiyorsak, şu ana kadar izlediğimiz dikkatli ve dengeli politikayı devam ettirmeliyiz. Savaşın içine çekilmek isteyen bir Türkiye yerine, savaş dışı kalarak çözüm süreçlerinde söz sahibi olan bir Türkiye hedeflemeliyiz.
Ne yazık ki, son günlerde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar yeniden sahneye konuluyor. “Rusya’nın gücü zayıfladı, Amerika ile daha yakın ilişkiler kuralım” söylemleri, iktidar çevrelerinde ve medyada sıkça duyulmaya başladı. Bu tehlikeli bir eğilimdir. Tarih bize gösterdi ki, bu tür maceralara atılan devletler ağır bedeller ödedi. Saddam Hüseyin rejimi ve Kaddafi yönetimi, bu tür yanlış tercihler yüzünden yıkıldı. Olan yine halklarına oldu; ülkeleri talan edildi, zenginlikleri küresel güçlerin ellerine geçti.
Bugün Amerika’nın yeni yüzü gibi lanse edilen liderlere övgüler düzen bir anlayış gelişiyor. Özellikle Trump dönemine duyulan hayranlık, akıl almaz bir yanılsamadan ibaret. Trump, kapitalizmin simgesi ve siyonist politikaların en büyük savunucularından biridir. Onun gibi figürlerin peşine takılmak, bizi ancak büyük bir felakete sürükler.
Şunu unutmamalıyız: Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesine bağlı kaldığı sürece güçlenmiştir. Bu ilke, sadece bir diplomasi stratejisi değil, aynı zamanda milletimizin bağımsızlık ve onurunun teminatıdır.
Bugün, bölgemizdeki gelişmeleri yakından takip ederken maceracı politikalara kapılmadan, soğukkanlı ve dirayetli bir şekilde yol almak zorundayız. Kendi ulusal çıkarlarımızı merkeze koyan bir duruş, bizim en büyük gücümüzdür. Unutmayalım ki, barışla büyüyen bir Türkiye, çatışmaların galibi olmaktan çok daha değerlidir.
Saygılarımla