Türkiye’nin siyasi tarihinde yeni bir çılgın öneri masada. Peki ya sonrası? Bu önerinin getireceği domino etkisini düşünen var mı? Gelin, bu tehlikeli senaryonun olası sonuçlarını, birer birer, acımasızca sorgulayalım.
Diyelim ki bu akıl dışı öneri gerçekleşti ve terör örgütünün başı Meclis kürsüsüne çıktı. Hangi sıfatla? “Barış elçisi” mi diyeceğiz? “Kanaat önderi” mi? Yoksa 40 bin insanımızın kanından sorumlu bir terör örgütünün lideri olarak mı? Bu sıfat karmaşası bile başlı başına bir kriz değil mi?
Peki ya konuşma sırasında beklenmeyen bir çıkış yaparsa? Önceden yazılmış metni bir kenara bırakıp örgüt propagandası yapmaya kalkarsa? O an Meclis’te yaşanacak kaos bir yana, tüm ülkede patlak verecek toplumsal gerilimi kim, nasıl yönetecek?
Daha da vahimi var: Bu görüntüler terör örgütünün propaganda malzemesi olarak kullanılırsa? Yıllarca dağlarda terör estirenlerin “meşruiyet” kazanma çabası olarak lanse edilirse? Şehit ailelerimize bunu nasıl açıklayacağız?
40 yıllık terör sürecinde neler kaybettiğimizi unutanlar var galiba:
- 40 bin canımız gitti
- Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınması onlarca yıl gecikti
- 1 trilyon doları aşan ekonomik kayıp yaşandı
- Binlerce köy boşaltıldı, milyonlarca vatandaşımız göç etmek zorunda kaldı
Şimdi soruyorum: Bu görüşmenin ardından örgüt yeni taleplerle gelirse ne olacak? “Kürsüye çıktı, şimdi de şunu istiyoruz” derse? Her talebe boyun mu eğeceğiz? Yoksa “buraya kadar” mı diyeceğiz? O zaman neden baştan bu yola girdik?
Ya bu süreç, bölgede yeni çatışmaların fitilini ateşlerse? Terör örgütü bunu “kazanım” olarak görüp şiddeti tırmandırırsa? Devletin kararlı terörle mücadele politikası zarar görürse?
Dahası var: Uluslararası arenada bu durum nasıl yorumlanacak? Türkiye’nin terörle mücadeledeki haklı pozisyonu nasıl etkilenecek? Sınır ötesi operasyonlarımızın meşruiyeti sorgulanmaya başlanırsa?
Son 10 yılda terörle mücadelede elde edilen başarıları da unutmayalım. Örgüt tarihinin en zayıf döneminde. Teknolojik üstünlük, kararlı operasyonlar, diplomatik başarılar… Tüm bunları riske atmak akıl karı mı?
Yarın birileri çıkıp “biz de varız” derse ne yapacağız? ASALA’nın, DHKP-C’nin, DEAŞ’ın kalıntıları da benzer taleplerde bulunursa? Her terör örgütüne kürsü mü açacağız?
Bu önerinin arkasındaki siyasi hesap ne olursa olsun, bedeli ağır olur. Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle pazarlık masasına oturduğu görüntüsü, telafisi mümkün olmayan yaralar açar. Devlet ciddiyeti böyle ucuz siyasi manevralarla zedelenmeyecek kadar değerlidir.
Tarih, bu tehlikeli öneriye “evet” diyenleri affetmeyecektir. Şehitlerimizin kemikleri sızlarken, gazilerimizin yüreği yanarken, böylesi bir adım atmak, sadece bugünümüze değil, yarınlarımıza da ihanettir.
Saygılarımla
Yorumlar kapalı.