Gökhan İlhan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manipülatörün çırası..

Manipülatörün çırası..

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Manipülasyon, başkalarını kontrol altına almaktır. Hegemonya oluşturmak amacıyla yapılan, zekice fakat suç unsurlu bir akıl oyunudur. Bilerek ve isteyerek, bazen de istemeyerek hedefine ulaşmak adına yapılır. Manipülatörler, toplumsal, kişisel olaylarda, gruplar içinde algı oluştururlar. Olaylardan iyi anlayan, geleceği gören akıllı, fakat yaptığı iş suç olan, rollerinin tümünü oynarlar. Manipülasyon kavramını daha sık sermaye piyasalarından duyarız. Sermaye piyasalarında arz ve talebi etkilemek, fiyatlarda oynamak, aynı seviyede tutmak, artırmak veya azaltmak için yanlış bilgi vermek, yorum yapmak anlamına gelen bir suçtur manipülasyon. Kanıtlanması bir o kadar kolay, bazen de bir o kadar zordur.

Manipülatörler benmerkezcidir.

Manipülasyona başvuran kişiler, genelde yaptıkları işte oldukça iyidir. Amaçlarına ulaşmak için manipüle ettikleri kişiyi suçluluk, korku gibi farklı duygular içinde ve kimi zaman yük altında bırakarak, seçim şansı bırakmazlar. Manipülatörün amacı; insanları kontrol etmek olduğundan, suçlamak yöntemi en sık kullanılan yöntemlerdendir. Manipülatör kişilik yapısı benmerkezcidir. Karışık ve bilinmeyen süreci değişik manevralarıyla akıllıca uygular, kurgular. Manipülatör çözüm istiyor gibi görünmesine rağmen, asıl amacı çözümsüzlüktür. Gerçekleri çarpıtma yoluna da başvuran manipülatör; ne olduğunu anlamaya çalışan kişileri, kurumları kendisine itaat etmek zorunda bıraktırır. Kendini zayıf ve güçsüz hisseden, bir sonraki adımda daha savunmasız ve daha çaresiz bıraktırır. Tüm çabası kendi hedefi olan, ego tatminliği ve bencil yapısına güç katmaktır.

Soğukkanlı ve profesyonel iknacıdırlar.

Diyalog kurucu, yapıcı görünen, yardım ve çözüm amaçlı görünse de manipülatörler madalyonun diğer yüzüdür. Durumun akışını manipülatör belirler. Kişinin manipülasyona uğraması için herhangi bir kabahat işlemesi ya da tartışılacak ciddi bir konu olması gerekmez. Konunun gidişatı, bitişi manipülatöre bağlıdır. Haksız da olsa tavırları nedeniyle haklı konuma geçer. Dışarıdan baktığımızda eşit koşullarda sorun çözmeye çalışan iki kişiyi görürüz. Gerçekte bu böyle değildir. Manipülatörler baskın ve sürecin sonunda haklı çıkan taraf olmak için hep mücadele verirler. Hepimiz manipüle edilmeye, birer adayız.

Biz insanoğlu, karmaşıklık ve dalgınlık hâlinde, hem manipüle etmeye, hem de edilmeye hazır birer adayız.

Yöneticinizle, eşinizle, arkadaşınızla yaptığınız tartışmalarda (doğru ve emin olduğunuz şeylerde bile) sürekli haksız çıkıyor ve kendinizi sinmiş hissediyorsanız duygusal manipülasyona maruz kalıyorsunuz demektir. Manipüle edilen taraf bastırılır, kendini yetersiz ve çözümsüz bir sürecin içinde hisseder. Bir süre sonra yıpranan taraf sorun çıkmasın diye daha az konuşmaya, daha az paylaşmaya, onaylamaya başlar ve kendini aslından başka birine dönüşmüş olarak bulur. Manipülatörün duygusal kontrol ve baskısına maruz kalan kişi ise sorun çıkmaması adına manipülatörün belirlediği süreci yaşamaya başlar. Biz insanoğlu, karmaşıklık ve dalgınlık hâlinde, hem manipüle etmeye, hem de edilmeye hazır birer adayız.

Manipülatörlerin vicdanları tamamen devre dışıdır.

Kişinin iyi niyetinin kötüye kullanılması olan bu durum, ancak empati ve saygı ile kontrol altına alınabilir. İnsanları strese sokmak, üzmek, zan altında bırakmak, öfkelendirmek, onlara iftira atmak, kişilerin onur ve haysiyetleriyle oynamak en sık rastlanan manipülasyon örnekleridir. İnsanları bu şekilde manipüle edenler, gerçekte içlerindeki ego ve dürtüler tarafından manipüle edilen, dolayısıyla bu anlarda vicdanları devre dışı kalan kişilerdir. İnsandaki ‘kendilik ve ben hissi’ ego veya vicdan gibi iki kontrol noktasından açığa çıktığına göre, burada bu manipülasyonları egonun gerçekleştirdiği çok açıktır. Çünkü vicdanın kontrolündeki insanda müspet unsurlar hâkim olduğundan, ondan sadece hayır, iyilik ve güzellik cereyan eder.

Manipülatör egosu yüksek, bir suç makinasıdır.

Manipülatörün temel amacı; insanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkilemek ve seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirmektir. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözümüzle “Manipülatörün Çırası” arasında eşdeğer bir bağ kurulabilir. Manipülatörün çırası da yatsıya kadardır. Suç olduğunu bile bile akıl oyunlarıyla oynanan bu tür davranışlar belli bir zaman sonra ortaya çıkıyor. O zaman manipülatör olan kişi kayıplara karışıyor. Manipülatör olmak için bir, iki üniversite bitirmek de şart değildir. Okumuş, kariyer sahibi birisi de manipülatör olabiliyor, hiç okumamış biri de olabiliyor. Kimin egosu daha fazla ise, kimin suç işleme isteği daha yoğun ise başarılı o oluyor. Egosu yüksek suç makinasıdır. Yazımın başında dediğim gibi suç işlediğini bile bile manipülatör olunur.

Bir çok maskesi vardır.

Manipülatör, gizlediği bir çok maskesi vardır. Bu kullandığı maskeleri ustaca seçerek kullanır. Devamlı kurgular ve beyin jimnastiği yapar. Manipülatör umutsuzca bir alternatif arar. Başkasının üzerinde tam bir hâkimiyet kurmak ister. Gücünü, kişinin kendisi gibi düşünmesini, kendisi gibi hissetmesini sağlamaya çalışır. Onu bir nesneye, kendi nesnesine dönüştürmek ister. Aktif manipülatör kurbanlarının güçsüzlüklerinden yararlanır, onları kontrol ederek tatmin yaşar.

Manipülatörlerde olmayan, empati ve sevgisizliktir.

Erich Fromm modern insanda ortaya çıkan manipülasyonun ikinci nedeninin “sevgi açlığı” olduğunu söyler. İki insan arasındaki doruk ilişkinin adı sevgidir. Sevgi, insanı olduğu gibi bilmek ve kabul etmektir. Tüm dinler, komşuları da kendimizi sevdiğimiz gibi sevmemizi söyler. Ama kaç kişi kendisini sevmeyi biliyor? Çoğumuz, kendimizi sevmeden komşumuzu sevemeyeceğimizin bile farkında değiliz. Yani anlayacağınız manipülatörde olan en büyük eksik özünde sevgidir ve göremediği yine sevgidir. Sevmez ki sevilsin. Manipülatör karşısındakinin yerine kendini asla koymaz. Hedefine ulaşmak için vicdan ve merhamet duygularından çok uzaktır. İyi niyetin olmadığı yerde, husumet vardır; iyi niyetin olmadığı yerde manipülasyon davranışları vardır.

Kierkegaard’ın dediği gibi “Gerçekte olduğunuz kişi olmayı beceriniz.” Gerçekten de olduğumuz gibi olmayı bir kez de olsa denesek… Yeni yılda savaşların kaybolduğu, toplumsal sevginin kazandığı, çocukların ağlamadığı, sevgiyle şefkatle büyüdüğü, kadına şiddetin kocaman bir ZİRO olması dileklerimle. 


Gökhan İlhan – Sosyolog – Aile Danışmanı

Manipülatörün çırası..
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Haberite.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!