Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında söylediği şu sözü hatırlayalım:
“Bütün gıda gereksinimimizin niteliğini yükseltmek, hastalık ve zararlıları ile uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır.”
Bu söylemden hareketle, tohumun tarımsal üretimdeki önemini ve gıda güvenliğine etkisini inceleyelim.
Tohum Nedir?
- Tohum bitkisel üretimde ana materyaldir.
- Günümüzde stratejik ve teknolojik bir üründür.
- Bitkisel üretimin verimliliği ve kalitesi, tohumluğun kalitesiyle orantılıdır.
- Kaliteli ve sağlıklı tohum bitkisel üretimde verim demek, üretici için kazanç demektir.
Türkiye’de Tohumculuğun Gelişimi
Cumhuriyet ile birlikte çeşit geliştirme ve tohum üretim faaliyetleri başlamıştır. Tohum üretme ve ıslah istasyonları kurulmuş, bu istasyonlar daha çok tahıl üretimine odaklanmıştır. 1983 yılına kadar devlet eliyle yürütülen bu faaliyetlerde tohumluklar çiftçilere devlet tarafından dağıtılmıştır.
1983 yılından sonra özel sektör tohumculuk faaliyetlerine başlamıştır. Özel sektör, yabancı çeşitlerin ülkemize adapte olanlarını ithal ederek satışını yapmıştır. Özel sektörün insan kaynağını devletten ayrılan ya da emekli olan kadrolar oluştururken, sermaye kaynağı yabancı firmalarla yapılan ortaklıklar ve temsilcilikler olmuştur. Özel sektör tohum firmalarının gelişmesi için özel kanunlar çıkarılmıştır.
Tohumculukta İthalatın Artışı ve Etkileri
Bu gelişmelerin ardından ülkemize birçok tohum çeşidi girmeye başlamış, başlarda bu gelişmeler üreticilerimize fayda sağlamış, verimler artmış ve dış pazarlarda rekabet edilebilir duruma gelinmiştir. Ancak, tohum ithalatı üretimi yapılan ürünlerin %90’ına yaklaştı. Özellikle sebze tohumlarının büyük çoğunluğu ithal tohumlardan oluşmuştur. Böylece, ülke tohum ticaretinin %90’lık bölümü yurt dışı kaynaklı firmalar tarafından ele geçirilmiştir.
Devletin araştırma enstitüleri ve üniversiteler tohumculuk konusunda etkisiz duruma getirilmiş, Anadolu topraklarına ait olan birçok çeşit yabancı firmaların AR-GE kaynağı durumuna gelmiş ve patentler onların adına geçmiştir. Dünya tohum piyasasına baktığımızda, son yüzyılı damgasını vuran 10 şirketin dünya tohum ticaretinin %90’nını elinde tuttuğunu görüyoruz. Ülkemizin tohum pazarının %90’ı bu yabancı firmaların elindedir. Sonuçta üreticilerimiz bu tohumlara bağımlı hale gelmiştir. Her yıl büyük miktarda ülke dövizi bu firmalara akmakta, dövizdeki yükselişten dolayı tohumluk maliyetleri artmakta ve üreticilerimiz her yıl daha pahalı tohumları almak zorunda kalmaktadırlar. Maliyetlerin yükselmesi sonucunda ne kadar verimler iyi olsa dahi dış pazarlarda rekabet şartları yıldan yıla azalmaktadır.
Çözüm ve Öneriler
Yurt dışına aktardığımız bu kaynakların bir kısmını kendi araştırma faaliyetlerimize aktarabilirsek, kamu, özel sektör ve üniversite işbirliğinde kendimize ait tohum çeşitlerini geliştirebilir ve sonuçta maliyetlerimizi düşürebiliriz. Ayrıca tohumluk üreten şirket ve çiftçilerin doğrudan desteklenmesi gerekir. Bu tür çalışmalar ülke biyoçeşitliliği açısından da çok önemlidir. Yalnızca on firmanın çeşitlerinin hakim olduğu bir dünyada gıda güvenliğinden söz edemeyiz. Gıda güvenliğini sağlamada kaliteli ve sağlıklı tohumlarımızı geliştirdiğimizde bu hedefe ulaşabileceğimize inanıyorum.
Saygılarımla,
Nuri Levent ÜNVER
Ziraat Mühendisi