Başlarken
Sevgili Dostlar,
Günümüzdeki siyasi ve ekonomik şartların zorluğu, toplumsal haberlerin olumsuzluğu hepimize stres yüklemekte. Bilindiği üzere, birçok hastalığın kaynağı da stres olarak görülmektedir. Yapılan istatistiklere göre hastalıkların %20’sinin stres kaynaklı olduğu belirtilmektedir. Adeta bir araya gelip eğlenmeyi ve gülmeyi unuttuk. Eskiden bir karikatür dergisi haftada 400.000 adet satılır ve içindeki karikatürler ile fıkralar, toplumun o haftaki sohbetinin merkezinde yer alırdı. Siyasi liderlerin hoşgörüsü ve yazar-çizer kitlesine bakışı ise günümüzden çok farklıydı. O günleri özlüyoruz…
Sizleri teori yüklü cümlelerle veya siyasi konularla sıkmayacağım; çünkü artık sözün bittiği yerdeyiz. Bu nedenle, yaşadığım, tanık olduğum ya da duyduğum yaşanmış fıkra gibi olayları bu köşede sizlerle paylaşacağım. Bu yazı dizisine ek olarak stres yönetimi, iş ve sosyal hayatımızın güvenliği gibi konulara da değineceğim. Amacım, biraz gülümsetmek, düşündürmek ve kültürler arasındaki algı farklılıklarını göstererek hoşgörüyü geliştirmektir.
Bir zamanlar Karadeniz’e her ay iş seyahatleri yapardım. Gittiğim iş yerlerinde eğitimler verir ve birçok seviyede insanla iletişim kurardım. Bu iletişimlerde farklı algılama, düşünme ve yorumlama biçimleri nedeniyle fıkra gibi olaylar yaşardım. Sonra düşündüğümde, Karadeniz insanını anlamaya çalışır ve onlara hak verirdim. Çünkü Karadeniz coğrafyasının düzensizliği ve zorluğu, o yörede yaşayan insanları çok fonksiyonel ve değişken bir algılama yapısına dönüştürmüş. Dışarıdan biri için fıkra gibi gelen bu olaylar, o yörenin insanı için gayet normaldir. Bu olayları yakın çevreme anlattığımda, onların da benzer olaylar yaşadıklarını gördüm.
Yakası Açılmamış Yaşanmış Fıkra 1
Taksi Şoförü
Gümüşhane Mastra İşletmesi’ne görevli olarak gitmiştim. Yönetici asistanım attığı mailde, sabah saat 08:30’da beni kiralık bir taksinin otelden alacağını ve işletmeye götüreceğini belirtmişti. Mailde taksi şoförünün isminin Ali olduğu da yazıyordu. Belirtilen saatte otel önüne çıktım. Baktım, bir taksi otelin önünde bekliyor. Şoföre yaklaşarak:
“Ali Bey!” dedim.
“Ben Ali değilim,” dedi.
Ve yan yana beklemeye başladık. Bir süre sonra beni alacak olan taksi gecikince, yanımdaki taksi şoförüne:
“Beni alacak olan taksi gelmedi. Şoförünün ismi Ali olacaktı,” dedim.
“Ben onun kardeşiyim,” dedi. “Ağabeyim Ali’nin işi çıktı, yerine ben geldim.”
“Peki siz kimi bekliyorsunuz?” diye sordum.
“Raif Bey’i,” dedi.
“Raif Bey benim. Sizi alacak şoförün ismi Ali olduğu için size ‘Ali Bey’ diye seslendim. Neden açıklama yapmadınız?” dedim.
O anda anladım ki Karadeniz’deyim ve iletişim problemi yaşıyorum. Üzüm üzüme baka baka kararıyor demek ki! Boş yere 10 dakika otel önünde beklemişiz.
Mehmet Raif
Yorumlar kapalı.